Glokom da Erken Teşhis Neden Önemli?
Glokom da hastalığın tanısının konulması ve oluşturduğu hasarın gösterilmesi kadar, hastalığın ilerlemesinin (progresyon) saptanması da önemlidir. Progresyonun saptanması mevcut tedavinin yetersizliğini gösterdiği için, takip ve tedavi protokollerin de radikal değişiklikler yapılmasını gerekli kılar. Bu nedenle progresyonun doğru ve objektif olarak saptanması görme fonksiyonun korunması açısından hayati önem taşımaktadır. Optik koherens tomografi (OCT=Göz Tomografisi)) yaklaşık 20 yıldan beri glokomun tanı ve takibinde kullanılan yapısal bir testtir. Özellikle son yıllarda spectral domain OCT’lerin (SD-OCT) kullanıma girmesi sonucu testin çözünürlük, tekrarlanabilirlik ve güvenilirlik değerlerinin artmasıyla glokom progresyonun saptanmasında klinisyenlere güvenilir bir yardımcı haline gelmiştir.
Glokom, retina ganglion hücrelerinin ölümüyle ortaya çıkan, görme alanı kaybına neden olan ilerleyici (progresif) bir optik nöropatidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de, dünyada önlenebilir körlüğün ikinci en önemli sebebi olarak gösterilmiştir. Bu yaygın ve tehlikeli hastalığın oluşturduğu geriye dönüşsüz hasarın önlenebilmesi için; erken tanı ve progresyonun erken saptanması çok büyük önem taşımaktadır. Progresyon; hastalığın kötüye gidişi anlamında olumsuz yönde kullanılan bir terimdir.
Glokomda progresyonun saptanmasında uzun bir dönem boyunca altın standart olarak GÖRME ALANI testi kullanılmıştır. Ancak, glokom da ganglion hücre ve retina sinir lif tabakası (RSLT) hasarının görme alanı kayıplarından daha önce başladığı ve ilerlediği birçok çalışmada gösterilmiştir. Bu presemptomatik dönemde saptanan hastalarda tedavi başlatılarak, yine bu dönemde progresyon gösteren hastalarda mevcut tedavi değiştirilerek; hastalığın semptomatik döneme geçmesi önlenebilir ya da geciktirilebilir.
Optik koherehens tomografi (OCT), son 20 yıldan beri glokomda yapısal hasarın objektif ve kantitatif olarak değerlendirilmesinde yaygın olarak kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. OCT’ nin, glokom progresyonunun ve progresyon hızının saptanmasında da objektif veriler sağladığı da gösterilmiştir. OCT teknolojisi time-domain teknikten spectral-domain tekniğe geçişle birlikte yapısal hasarın değerlendirmesinde büyük bir aşama kaydetmiştir. SD-OCT’ lerde görüntü kalitesi ve tekrarlanabilirlik (reproducibility) değerlerinin yükselmesiyle; sadece RSLT tabakası değil, makula ve disk bölgesinde de progresif hasarın değerlendirilmesi daha güvenilir bir şekilde yapılmaya başlanmıştır.

Peripapiller RSLT Kalınlık Analizi
Tüm OCT cihazları, OSB (Optik Sinir Başı) etrafında 6X6X2 mm³ hacminde belli bir bölgeyi tarayarak, “optik disk küp ölçümü”nü yapmaktadır.
Tüm OCT cihazları, “Bruch Membran Açıklığı”nı (BMO) görerek, otomatik OD (Optik disk) merkezi saptaması yapmakta ve disk etrafında bir hesaplama çemberi oluşturarak RSLT kalınlığını ölçmektedir. Çember üzerinde hesaplanan RSLT kalınlık değerleri, TSNIT haritasında sayısal olarak gösterilmekte, ayrıca kadran ve saat dilimleri kalınlıkları da verilmektedir. TSNIT haritasında çift hörgüç paterni dikkat çekmektedir. Bu harita ve grafiklerde, 18 yaş üzerindeki olguların ölçülen kalınlık değerleri, normatif data ile karşılaştırılıp istatistik analiz yapıldıktan sonra, bir renk kodlaması ile gösterilmektedir.
RSLT(Retina Sinir Lifi Kalınlığı) kalınlık ölçümü, RGH (Retina Ganglion Hücre) bütünlüğünün direkt ölçümüdür ve akson kaybı da fonksiyonel kayıpla ilişkilidir. Bu sebeple, glokom tanı ve progresyon takibinde özellikle ortalama RSLT kalınlığı ve ayrıca inferior RSLT kalınlığı en duyarlı parametreler arasında gösterilmektedir.
OCT ile yapılan RSLT kalınlık ölçümleri; sağlıklı bireylerde ortalama RSLT kalınlık değerlerinin 90-113 µ arasında değiştiğini ve yaş ilerledikçe, her 10 yılda RSLT kalınlığının 2 µ azaldığını göstermektedir. Aksiyel uzunluğun 1 mm artması, RSLT kalınlığını 2.2 µ azaltmakta; optik disk alanının 1 mm² artması, RSLT kalınlığını 3.3 µ arttırmaktadır. Sinyal gücünün yüksek olması, RSLT kalınlığının daha doğru ölçülmesini sağlamaktadır, cihazların progresyon analizleri için kabul edilen minimum sinyal gücü 6 düzeyindedir.
Yapılan ölçümlerde RSLT kalınlığının 90 µ’un altında olması, iki göz arasında RSLT kalınlık farkının 9 µ’un üzerinde olması ve RSLT kalınlık kesit çizgisin in sarı ya da kırmızı alanda olması glokom lehine yorumlanmalıdır.
Makula Analizi
Glokomda yapısal hasar, RGH’de olmaktadır. Makulada bu hücreler çok katlı ve yoğundur; RGH’nin yaklaşık %30-50’si makulada yer almaktadır. Glokomda santral foveal bölgede ve makula kadranlarında, retina kalınlığında azalma olmaktadır. Bu retinal incelme, peripapiller RSLT incelmeleri ve GA defektleriyle de uyumlu bulunmuştur. Temporal dış makula kalınlığının, glokom tanısında en iyi makula parametresi olduğu belirtilmektedir.
Ancak, glokomda hasar esas olarak iç retinal tabakalarda meydana gelmektedir. Bu sebeple, günümüzde makulada tam kat değil, iç retinal tabaka kalınlık ölçümleri daha popüler hale gelmiştir.
Sonuç olarak glokom da erken teşhis hayat kurtarır. Erken teşhis de en önemli düstur rutin göz muayenesi ve hekimin glokom dan şüphelenmesidir. Erken teşhis için ilk yapılması gereken şey OCT İLE RNFL VE ÖZELLİKLE DE GANGLİON HÜCRE analizidir.
Uyarı: Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılmak üzere verilmemiştir. Tanı ve tedaviler mutlaka bir hekim tarafından yapılması gereken işlemlerdir.